Bir ilaç + bir sağlık sistemi = binlerce ölü

Yukarıdaki denklem Fransa’yı dokuz yıl boyunca sarsmış, sonu hâlâ gelmemiş bir sağlık skandalını simgeliyor.  Bazı ülkelerin önceleri yasaklamış olduğu bir ilacı üretip satmaya devam eden ünlü bir ilaç firmasıyla, bu gidişi görmezden gelmeyi tercih etmiş bir sağlık düzeninin öyküsü.  Buna bir de hem sağlık basınının, hem de genel ülke basınının olup biteni es geçmesi ekleniyor.

Ama bu rezaletin tam orta noktasında cesareti, direnme gücü ve inançlarıyla kendini göstermiş bir doktor var: Irène Frachon.  Fransa’nın bölgelerinden biri olan Bretonya’nın 140.000 nüfuslu kenti Brest’teki hastanede akciğer uzmanı olan bir hanım.  Söz konusu ilacı gündeme getiriyor ve çelmelendiği, itilip kakıldığı, tek başına kaldığı halde çıkar işbirlikçilerine karşı savaşını sürdürüyor.  Sonunda kazanıyor da.

İşte Irène Frachon ve hedef aldığı ilaç.  Yıl 2007.  Frachon o sırada 44 yaşında.

irene-franchon

Bu konunun bugün yeniden gündeme gelmesinin nedeni bir sinemacının (Emanuelle Bercot) Frachon’un bu kavgasını gerçeğe uygun olarak bir filmle (La Fille de Brest) anlatması.  Fransa’da Kasım içinde gösterime giren film beğenildi ve skandalın yeniden konuşulan konu olmasını sağladı.

İnsan sağlığına önceliği arka plana atmış, tıbbın etik ilkelerini ayaklar altına almış olan bu öyküye kısaca göz atalım.

İlacın adı Mediator.  Üreten laboratuvar ise Servier.  Fransa’nın ikinci büyük ilaç firması.  Sahibi ve patronu Jacques Servier.  Firma birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de örgütlü.  İnternette Türkçe sitesi bile var.  (Bu sitede Jacques Servier ‘profesör’ diye tanıtılıyor.  Oysa yalnızca bir doktor.)

Firma 1976’da birkaç yıl boyunca geliştirdiği bir ilacı, Médiator, piyasaya sürer.  İlgili devlet kurumlarından temiz onayı alarak.  Önceleri diyabet ilacı diye…  Sonra da diyabetle savaşımda iştah kesici diye…  (Çok daha sonraki yıllarda yürütülen adli soruşturmada ifade veren ve geliştirme döneminde firmadaki çalışmalara katılmış olan iki doktor ortaya çıkan maddeden bazı kuşkuları olduğunu, ama bunlara önem verilmediğini söyleyecektir.)

Ancak çok daha sonraki yıllarda ABD, İspanya, Belçika ve İngiltere kendi onaylarını geri çekip ilacı yasaklarlar.  Fransa’dan ses çıkmaz.  Dr. Frachon’a kadar.

Ufakça bir kentin mütevazi hastanesinde görev yapan kendi halindeki genç doktor hastalarına yapılan ameliyatlarda, ya da ölümlerinden sonraki incelemelerde kalp kapakçılarının anormal sertleşmiş ve görev yapamaz duruma girmiş olduklarını fark eder.  Şaşkınlık içinde nedenini araştırır.  Döne dolaşa ortak nokta olarak Médiator kullanımına varır.  Çünkü ilacın temel maddelerinden biri (gene Servier ürünü olan) başka bir ilacın ana maddesidir ve zararı saptanmış olan bu ilaç çok daha önce yasaklanmıştır.  Ama aynı madde Médiator’da umursamadan, sakınca görülmeden kullanılmıştır.

Frachon çevresini uyarır.  Kimse aldırmaz.  Bir tek profesör hariç.  Onu ciddiye alan Kanada asıllı bu doktor, Frachon’a yardımcı olmaya başlar.  (Ama bedelini ağır ödeyecektir; çünkü işine son verilir ve doktor Kanada’ya geri dönmek zorunda kalır.)

Frachon Paris’teki ilgili makamları, anlı şanlı devlet kurumlarını uyarır.  O kadar ki, sonunda bunlar onu bir komite toplantısına çağırıp dinlerler.  Toplantıda Servier’nin temsilcileri bile vardır.  Taşranın kıytırık hastanesindeki oldukça genç doktorun anlattıkları neredeyse alay konusu olur.  “Sen kimsin?” gibilerden.  Hatta Paris’in ünlü bir profesörü firmanın davetlisi olarak gelip iddiaları elinin tersiyle iten bir konuşma yapar.

Konuya olması gereken ilginin verilmediğini gören Frachon bir kitap yazar: “Mediator, 150 mg.  Kaç Kişi Öldü?”  Cesur bir yayınevi bunu basar.  Ama firma derhal dava açar ve ölüm sayısını soran alt başlığın kaldırılmasını sağlar.  Bu yüzden de kitap yeniden basılır.

İş büyür gibidir.  Paris’teki devlet kurumları ilacı piyasadan çektirmek zorunda kalırlar.  Bununla yetinerek.  Niye, neden ve nasılı sormadan.  Firma bazı bilgileri niye sakladı demeden.  Oysa bu ilacı Fransa’da 300.000 kişi kullanmıştır o ana kadar.  7 milyon kutu satılmıştır.

Böyle olduğu halde sessizlik devam eder.  Ama Le Figaro gazetesinin sağlık bölümü yazarı Anne Jouan kitabı görür, ilgilenir ve üzerine gitmeye karar verir.  Devletin sağlık sigortası kurumunca ilaç hakkında yapılmış, ama açıklanmayan bir araştırmaya el altından ulaşır.  Çalışmaya göre ilacı kullandıkları için ölenlerin sayısı 500’dür.  Jouan bu bilgiyi kamuoyuna ulaştırır.  (Daha sonra yapılan ek araştırmalar ölüm sayısını 1.300 ile 1.800 arasında verecektir.)  İlgili devlet kurumları ve firma derhal yalanlama yoluna giderler.  Ama ‘böyle bir belge yok’ denilen ‘gizli’ araştırma raporu bir bakan değişikliğinden sonra mecburen açıklanır.

Bunun üzerine adli soruşturma başlatılır.  Bu, altı yıl sürer.  Bir suçlama dizisi sunar soruşturma: İlaç hakkında doğru bilgi vermemek…  Üstelik yanlış bilgi vermek…  Yaşam tehlikesi yaratmak…  Çıkar temini…  Sahtekârlık…  Kanıtların yok edilmesi…  Yolsuzluk…  Devlet görevlilerinin özel firmayla yasa dışı ilişkileri…  Ölüme neden olmak…  Savcılar dosyayı mahkemeye teslim etmiş durumdalar.  Yargının başlayıp bitmesi bekleniyor.

Bu arada patron Jacques Servier de suçlanmaktadır.  Hapsini öngören bir dava açılır.  Ancak yaşlı doktor bu sürecin yarısında yaşamını yitirir.  Servier daha önceleri gerek Başkan Mitterand, gerekse Başkan Sarkozy tarafından Légion d’honnneur (Şeref Nişanı) ile ödüllendirilmişti.

Akla takılan basit bir soru var.  Genel basın ve tıp/sağlık dergileri niye Frachon’un çığlığına fazla kulak vermemişler, işin başında?  Gözlemciler ilaç endüstrisiyle basın arasında reklam, ilan ilişkileri olduğuna değiniyorlar.  Ayrıca sağlık konusunda yazanların genelde firmalarla bazı ilişkileri olduğuna dikkat çekiyorlar.

Örneğin, bu ilaç konusunda Fransız Senatosu’nun ilgili komisyonunda tanıklığa çağrılan bir gazeteci sağlık yazılarındaki bazı ifadelerin gazete tarafından sansür edildiğini, hatta ilgili firmaya gönderilerek görüş sorulduğunu belirtmiş.

İşin ilginç tarafı şurada ki, 1997’de (yani bu çalkantıdan yıllar önce) bir tıp dergisi (Prescrire) ilaçla ilgili bazı kuşkularını ifade etmiş, dikkat çekmek istemiş.  Ama kimse ilgilenmemiş.  Özellikle tıp dünyası bu endişenin üzerinde durmamış.

Evet, davalar devam ediyor.  İlaç firmasından da, devlet kurumlarından da birileri belki suçlu bulunacak ve cezalandırılacak.  İyi güzel de, çok kişi soruyor: “Bu rezaletin mağdurları ne olacak?”  Bazılarının aileleri tazminat davası açmış.  Servier pazarlıklar yapıyor ve miktarı açıklanmayan tazminatlar ödüyor.  Devlet de, kendi suçunun karşılığı olarak, bir ödeme fonu oluşturmuş.  Doktor Frachon kişilerin firmayla teker teker boğuşmaya terk edilmiş olmalarını üzüntüyle karşılıyor.

Nitekim, bu yıl patlak veren başka bir ilaç sorununda mağdurlar birleşerek ortak bir dava açmışlar.

Bu dosyayı bir soruyla kapatalım: Acaba ülkemizde de bu ilaç kullanıldı mı?  Tetiklediği ölümler oldu mu?

Atila Alpöge, Ekogazete, 18.12.2016  /  Yararlanılan kaynaklar:  Anne Jouan, Le Figaro, 22.11.2016 – Pascale Krémer, Le Monde, 20.11.2016 – Le Parisien, 14.4.2016 – Marine Ditta, Mélanie Lelion, Alice Pozycki ve Jenny Stenton, La Fabrique de l’Info, Ekim 2013 – Angelique Chrisafis, The Guardian, 24.11.2010.

Bu yazı Sağlık - Beslenme içinde yayınlandı ve , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.