Buğdayı, pirinci, mısırı ile tahıl krizi kapıda

Buğdaylı, pirinçli, mısırlı yiyecekler çok sevilir.  Dünyanın her köşesinde.  Neredeyse beslenmemizin temeli oluyor bunlar.  Ama Gıda ve Tarım Örgütüne (FAO) göre giderek büyüyen bir zorluk hepimizi etkileyecek.  Verilen rakamlara göre 2014’teki talep 2,5 milyar ton imiş.  Örgüt, dünya nüfusunun 2050’de ulaşacağı düzeyin ışığında talebin 3,3 milyar tona yükseleceğini hesaplıyor.  Ancak üretimin buna yanıt verebilmesi kuşkulu.

Bu sıkıntının temelinde şöyle bir mesele var: 10 milyar kişiye doğru ilerleyen toplam nüfusun talebi elbette artacak, ama üretimde ciddi darboğazlar var.  Üstelik bu sıkıntılar üretimi giderek azaltmakta.

Konu dönüp dolaşıp iklim krizine geliyor.  Artık çok iyi bilinen bir meseleye.  Isı durmadan artıyor, topraklarda bozulmalar görülüyor, ciddi su sıkıntıları beliriyor.  FAO’ya göre bir derecelik ısı artışı mısırdaki randımanı %7,4 azaltıyor; buğdaydakini %6, pirinçtekini %3,2.  Bu gelişme küçük üreticileri daha kötü vuruyor.  Öte yandan da fiyatlar durmadan yükseliyor.

Üstelik bu tabloda sergilenen kayıplar dünya genelindeki değerler.  Meseleye bölgeler temelinde bakınca bazı yerlerdeki sıkıntının çok daha fazla olduğu görülüyor.  Örneğin uzmanlar, 30 yıl içinde Akdeniz bölgesindeki buğday üretiminde %10’u aşacak bir kayıp görülebileceğini söylüyorlar.  “ABD’deki mısır üretimindeki kayıp %49’a kadar gidebilir, buğday ise %22 gerileyebilir.” diyorlar.

Sıkıntının bunlarla da bitmediği ortada.  Örneğin aşırı yağışlar ve su baskınları var.  Ya da uzun süreli kuraklıklar.  Hatta sayıları ve saldırganlıkları giderek artan bazı zararlı böcekler.  Bu tür kayıpları bugün, daha şimdiden yaşıyoruz.  Öyle ki, her yıl 213 milyon ton kadar tahıl kaybediliyor.  Fransa’nın, ABD’nin ve Çin’in ciddi kayıpları olmakta.

Bazı laboratuvar çalışmalarının vurguladığı bambaşka bir etken de var: sera gazlarının salıverdiği CO2.  Araştırmalar göstermiş ki, havadaki bu tür gazlar %25 oranında artınca buğday, mısır ve pirinç gibi tahıllarda protein, demir ve çinko miktarlarında %10 kadar bir azalma beliriyor.  Yani tahıl biraz daha az besleyici oluyor.  Kısacası hem miktar azaltıyor, hem de kalite düşüyor.

Tahılların yapısını değiştirerek daha dayanıklı ve daha verimli olmalarını sağlamaya çalışan ve geleceğin bu sorununa çözüm arayan bilim insanları var.  Ama gerçek çözümün iklim krizine mutlaka “Dur!” demekten geçtiğinde herkes anlaşıyor.  Yönetimler, politikacılar, büyük şirketler, para babaları bu gerçeği acaba görebilecek mi?

Atila Alpöge, Ekogazete, 3.9.2019 / Yararlanılan kaynak: Audrey Garric, Le Monde, 3.9.2019

Bu yazı Doğal kaynaklar, Tarım içinde yayınlandı ve olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.