Yoksa buz çağına geri mi dönüyoruz?

Galile’nin 1611’de teleskopu keşfetmesinden beri, güneş en fazla incelenen gezegen.  İki hafta önce, güneş uzmanları, güneşin “sessizleştiğini” duyurdular.  Yüzeyinin güneş lekeleriyle (sunspot), alevli püskürtülerle ve yüklü parçacık bulutlarıyla kaplı olması gerekirken, her şey fazlasıyla sakin, diyorlar.  Bu boyuttaki bir sessizlik en son 17. yüzyılın ikinci yarısında yer almış ve Avrupa’da çok soğuk kışlara yol açmış.

Maunder Minimum (1645-1715) olarak bilinen bu dönemde, kış aylarında Londra’nın Thames nehri donarmış.  Aşağıdaki resim 1684 kışına ait.

LONDRADA KIŞ

Aynı yıllarda Baltık Denizinin de donduğu kaydediliyor.  Maunder Minimum dönemi, Avrupa’da 15. ve 19. yüzyıllar arasında yer alan  Küçük Buz Çağı’nın zirve noktası olarak biliniyor.

Maunder Minimum’dan hemen önce güneş, şimdi olduğu kadar sessizleşmiş ve üzerinde hemen hemen hiç leke kalmamış.

Güneş lekeleri nedir, derseniz, bunlar güneşin yüzeyinde çevresinden daha soğuk (5778 Kelvin yerine, 4000-4500 K) manyetik akı ilmeklerinden oluşan çok geniş alanlar.  Lekeler artınca, güneş radyasyonu artıyor, bu da dünyaya ulaşan morötesi ışınların artmasına neden oluyor.

GÜNEŞ LEKESİ

Resimdeki güneş lekelerinin yanında duran mavi gezegenimiz, bunların boyutları hakkında bir fikir veriyor.

Mıknatıs özellikleri nedeniyle ikili (kuzey-güney) olarak oluşuyorlar.  Şimdiye kadar en fazla 200 tane bir arada görülmüş.  Teleskoptan önce de gözlemlenebilecek kadar büyük olduları için, her zaman insanların ilgisini çekmiş bu lekeler.  Bilinen en eski kayıt M.Ö. 364’te Çin astronomu Gan De’ye ait.

Reading Üniversitesi uzay çevre fiziği profesörü Mike Lockwood, önümüzdeki 40 yıl içinde Avrupa’da Maunder Minimum’a benzeyen bir soğuk döneme girileceğini düşünüyor.  Bu koşullardan en çok Avrupa’nın etkilenmesinin nedeni, güneşten gelen morötesi ışınların azalması halinde, troposferde, ısı taşıyan Jet Stream rüzgârlarının, Atlantik’ten ılık ve nemli hava getirmek yerine, Rusya ve Kuzey Kutbundan soğuk hava taşıması.

Bu noktada, herhalde sizin de aklınıza geldi.  Bunları okuyunca, “küresel ısınma diyorduk, buzullar eriyecek, her yeri sular basacak diye endişe ediyorduk, güneş biraz sessizleşirse, belki bu felaketlerin önünü alabiliriz” diye ufaktan ellerimizi ovuşturmaya başladık.

Ancak, Prof Lockwood, bunun söz konusu olmadığını söylüyor.  Morötesi ışınlar dışında troposfere giren diğer ışınlarda bir değişiklik olmayacağını ve küresel ısınmaya yol açan diğer nedenlerin de aynı kalacağını göz önüne alarak, Maunder Minimum koşullarına geri dönülse bile, öngörülen ısı yükselmelerinde pek bir azalma olmayacağını belirtiyor.

Tahsin Çorat / Yararlanılan kaynak: Rebecca Morelle, BBC, 18 Ocak 2014

Bu yazı Enerji, Genel Konular, İklim içinde yayınlandı ve , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.